Sosyalist Kadın Meclisleri (SKM) kadın özgürlük mücadelesinde 10 yılını doldurduğu 2020 yılına, 5.
Kongresi ile adım attı. Kongre, parti içerisinde özerk bir kadın yapısı olarak SKM işleyişini yeniden ele
alıp, SKM İç Tüzüğü’nde düzenlemeler yaparken, cinsel suçlar ve mücadele yöntemi konularında da
bir iç tartışma gerçekleştirdi. Kongre bu tartışmayı İç Tüzük’ün bir parçası olarak somutlamaya
odaklansa da, anlayış ve ilkeler düzleminde yol alındı. Uygulama konularındaki tartışmalar ise seçilen
SKM Genel Meclisi ’nine, kongre delegeleri ile yapacağı bir başka toplantıya bırakıldı.
SKM 5. Kongresi’nden, SKM Cinsel Suçlarla Mücadele Konferansı’na uzanan sürecin girişinde sosyalist
kadınlar; cinsel suç, cinsel suça bakış açımız, soruşturma ilkeleri ve cins özgürlükçü programımızın
içeriğini tartışmak ve bu konularda yol almak amacındaydılar. 5. Kongre’de İç Tüzük’e eklenen cinsel
suç tarifleri ve mücadele yöntemi başlığı, bir anlayış çerçevesi sunsa da, uygulamada yaşanan
sorunlardan hareketle yön tayin etmekte eksik kalmıştı. Bu eksiklik, SKM yönetiminin, parti
içerisindeki kadın yapısının, mücadele birikimimizi, kadın devrimi programı ve kadın adaleti
tartışmaları çerçevesinde ulaştığımız düzeyi kavratma, teorik derinliği geliştirme, kadın örgütünün
niteliğini yükselterek kazanımlarımızı ilerletme zayıflıkları ile birleşince tartışma ihtiyacının çerçevesi
de değişti. Sosyalist kadınlar için aynı zamanda bir iç mücadeleyi koşullayan bu süreç böyle başladı.
Bu andan itibaren tüzüksel düzenleme tartışması, bir iç konferans düzlemine taşınarak, hem tartışma
hem iç mücadele hem de düzenleme sürecine evrildi.
Sosyalist kadınların Konferans’a giderken iç gerilimlerini yükselten, tartışmayı uygulamada yaşanan
sorunlara daha fazla büken ihtiyaç, sadece İç Tüzük metninin kimi boşlukları değildi. Dönem içerisinde
bir soruşturma sürecinin yönetilmesi ve sonlandırılması konusunda yaşanan ağır ihmaller ile emekçi
sol, sosyalist hareket içerisinde taciz ve ifşa eksenli tartışmalar, SKM’nin konuyu ele aldığı kapsamı
yeniden gözden geçirmesine, buna uygun bir tartışma düzlemi örgütlemesine vesile oldu.
Daha girişte söylemeliyiz ki; Konferans’a giden süreç, ihtiyacı yaratan gerekçeler ile Konferans
anındaki tartışmaların düzeyi ve sonuç alma gücü; birlikte ele alınmayı gerektiren, başlı başına bir
tartışma konusudur. Bu analiz kapsamında yer yer buna değinmekle birlikte esasen Konferans
sonuçlarına odaklanacağız. Fakat yine baştan söylemeliyiz ki; tartışmaların şiddeti, iç mücadele,
değişim ve çözüm gücü olma, istek ve iradesi bakımından Konferans; sosyalist kadınların durumuna
soru soran, kadın özneleşmesi bakımından irdelenmeyi hak eden bir zemin oluşturmuştur. Bu zemin
kavranabilirse Konferans anı ve sonuçlarıyla birlikte, soruları ve görüş açısını değiştirmekte somutluk
kazanan bir kopuş ve sıçrama hamlesinin ilk basamağı olabilir. Sosyalist kadınların, Konferans’tan
geleceğe taşınan temel görüş açısı ve görev tanımı da bunu başarmaktan ibarettir.
İç Tartışma ve İç Mücadele İhtiyacı Olarak Konferans
SKM Merkez Yürütme Kurulu (MYK), İç Tüzük düzenlemesi kapsamında başlayan tartışmaları başlı
başına bir iç konferansa dönüştürerek iç mücadele gücü itilimi yaratma hedefi ile hareket etti.
Kadınların belirlenmiş gündemler ve sorular çerçevesinde açık bir tartışma yürütebilecekleri bir iç
yayının çıkarılması, yerel örgütlerde çalıştayların örgütlenmesi ve nihayet seçilmiş delegelerle bir
Konferans gerçekleştirilmesi hedeflerine bağlı olarak, iki aylık bir tartışma platformu oluşturuldu. Bu
süreci örgütlemek üzere SKM MYK tarafından kurulan, Cinsel Suçlarla Mücadele Konferansı
Örgütleme Komitesi, yayımladığı genelgede Konferans amacını ve kapsamını şöyle açıklıyordu:
“…Konferans ile parti içerisindeki cinsel suçlarla mücadelede erkek egemen tarz ile açıktan mücadele
edilmesini, kadına ve LGBTİ+lara yönelik cinsel suçların geriletilmesini, kadın beyanı esastır ve hayır
hayır demektir ilkesinin aynı biçimde uygulanmasını, kadın devrimi ilkeleri ve pratik uyumu ve cins
bilincinde değişim gücünü ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. Konferans anına giderken yaşanan kimi
tartışmaları, gerilimleri, kadın devriminin geliştirilmesinin çelişkileri, dinamikleri olarak görüyoruz.
‘Çelişki ve mücadelenin olduğu yerde mutlaka değişim vardır’ esasına dayanarak cinsel suçlarla
mücadelede ortak aklın ve iradenin oluşmasının erkek egemen tarzın parti içerisinde geriletilmesini
sağlayacağına inanıyoruz.”
Konferans Örgütleme Komitesi;
“Kadın örgütümüzün cinsel suçlarla mücadele yetmezliklerini, yöntem sorunlarını, hatalarını, açıklarını
devrimci eleştirellikle ele alan, bu konuda bir ana yön ve amaç birliğini tayin eden, kadın iradesini,
kadın yoldaşlığını güçlendiren bir yaklaşım içinde yapılacak tartışmaların, kadın devrimini
güçlendireceğine inanıyoruz.”
“Cinsel suçlarla mücadele konusunda sosyalist kadınların aynı akıl ve irade birliğini oluşturmasını ve
kadın adaletini güçlendirmeyi amaçlıyoruz.”
“Cinsel suçlarla mücadelede bir aydınlanma ve bilinçlenme başlatmak istiyoruz.”
“Buradan cinsel suçlara dair düzenlememizin güncellenmesine dair katkıları da almayı planlıyoruz.
Tüm yoldaşlarımızın bu tartışmaları özgürce ancak sistematik bir biçimde katılmalarını umut
ediyoruz” vurguları ile sosyalist kadınlara Konferans düzleminde bir özneleşme çağrısı yapıyordu.
Komitenin belirlemiş olduğu tartışma gündemleri;
a) Cinsel suç nedir? Cinsel suçlara bakış açımız
b) Cinsel suçlarla mücadele yönetmeliğimiz ve öneriler
c) Cins özgürlükçü bakış açımız
Konferans öncesi, anı ve sonrası kadın devrimi görevleri bakış açısıyla odaklanacağı konular ise
şöyleydi;
1) Cinsel suçlar nedir, cinsel suçlara bakış açımız nasıl olmalıdır?
2) Cinsel suçlar yönetmeliği, soruşturma ilkeleri ve alt başlıkları: Kadın beyanı esastır, hayır hayır
demektir, soruşturma komisyonu ve ilkeleri, şeffaflık, ifşa, kadın adaleti, suç-ceza ilişkisi, karar ve
sonrası uygulanacak yöntemler vb.
3) Cinsel tacizi anlama, anlamlandırma, cinsel bir davranışı cinsel tacizden ayırt etme elbette cinselliği
nasıl yaşadığımızla doğrudan ilgili. Bu bağlamda: Cins özgürlükçü ne demektir? Cinsel özgürlük, cins
özgürlükçü kavramlarından ne anlıyoruz? Cinsel ilişkilerimizi ne kadar özgür yaşıyoruz? Bedenimizi
tanıyor muyuz?
4) Soruşturma sonrasında belirlenen sürede erkek ile yapılacak tartışmaların içeriği ve yönteminin
ortaklaştırılması.
SKM, Cinsel Suçlarla Mücadele Konferansı için yaklaşık 2 aylık bir hazırlık süreci örgütledi. Genelge ve
SKM İç Tüzüğü, kadın özgürlük mücadelesi kazanımları ve ilkelerine dayalı kaynakların temel metinler
haline getirildiği hazırlık süreci boyunca, kadın özgürlük mücadelesinin kazanımlarının kavranması,
SKM rol ve misyonunun kavranmasına dönük tartışmalar yapılması esas alındı. Esasen Konferans’la
hedeflenen, hazırlık anından kazanılmaya, başarılmaya çalışıldı. Bu kapsamda, Konferans Örgütleme
Komitesi ile birlikte SKM MYK’nın içinde yer aldığı çalıştaylar, atölyeler örgütlendi. 7 kentte yapılan
çalıştaylara, 59 kadın ve 2 LGBTİ+ katıldı. Konferans gündemleri ve sorulara dair 6 adet SKM iç postası
yayımlandı.
24-25 Ekim tarihlerinde, çalıştaylarda seçilmiş 39 delege ile Cinsel Suçlarla Mücadele Konferansı
İstanbul’da toplandı.
Konferans anını kadın özgürleşmemizin ve iç mücadele sürecimizin önemli eşiklerinden biri olarak
değerlendirmek herhalde yanlış ya da abartılı olmaz. Cinsel suç tarifini yerli yerine oturtma, suç-ceza
denkleminde bir adalet ölçüsü yaratma, geride kalan dönemin bazı sorunlarını tartışma isteğinden
beslenen ihtiyaç; Konferans anına yoğun bir iç gerilim şeklinde yansıdı. Kadınların; ‘nasıl böyle olur’,
‘neden şöyle olmaz’ sorularını, gerilimi belirleyen ifadeler olarak başa çekebiliriz. Konferans
delegeleri; olması gereken ya da olmadığı varsayılanlara göre kadın örgütüne sorular yöneltmiş, kendi
pratiğini ve sorulara verilecek cevaplarla kendi ilişkisini dışarda tutan bir ‘hesaplaşma’ yöntemini esas
almıştır. Tartışmaların giderek somutlaştığı, önerilerin formüle edilmeye başlandığı, beklentilerin ve
SKM’ye düşen görevlerin çerçevelenmeye başladığı aşamada yön değişmiş, kadın örgütü olma bilinci
Konferans delegeleri tarafından içerilmiştir. Konferans, frekans birliğimizin tam sağlanamadığı bir dizi
tartışma görevini sonraya bıraksa da cins öfkesi biçiminde gerçekleşen Konferans anı; yeni düzeyde
bir örgüt bilincinin adımını atmıştır.
Konferans Ne Söyledi?
Konferans tartışmalarının ilk belirlemeleri ve sonuçları sonuç bildirgesi halinde parti iç kamuoyu ile
paylaşılmış, bildirgenin belli başlı bölümleri ise parti örgütlerinde tartışma ve kavrama konusu haline
getirilerek kolektivize edilmiştir.
Konferans tartışmaları, “Cins özgürlüğünden ne anlıyoruz ve kapsamı nedir?” sorusunu bir kavrayış
sorunu olarak tespit etmiş, iç aydınlanma görevi olarak sosyalist kadınların önüne koymuştur. Bu
kapsamdaki tüm tartışmalarda sosyalist kadınlar, “ezen cinsle kurulan her türlü ilişkide özne olabiliyor
muyuz”, “kadın özgürlük mücadelesinin tüm gündem ve görevleri karşısında ezilen cinsin mensubu
olarak mı, yoksa ezilen cinsin temsilcisi olarak mı konumlanıyoruz” sorularını kendi pratiklerine
yöneltmiş, kadın özneleşmesinde bu bakış açısında ortaklaşmaya çalışmıştır. Bu konu, Konferans
anının odaklandığı cinsel suçlarla mücadele gündemi dışında da genel bir iç ideolojik gelişim, ideolojik
birliğin kazanılması konusu olarak, sosyalist kadınların gündeminde olmayı sürdürecek.
Konferans’ın en tartışmalı gündemi; taciz, psikolojik şiddet, duygusal ve cinsel istismar kapsamındaki
tanımlama ve uygulama konuları oldu. Konferans, bu kapsamda pratik sorunların irdelenmesine,
soruna ön açıcı sorular sormaya yöneldi ve tartışmalar bu bakımdan ilerletici oldu. Ezen cins
tarafından maruz kaldığımız her, “rahatsız edici davranışın” taciz ya da psikolojik şiddetin konusu
olması eğilimi ile cinsel suç ile erkek egemenliğini ayrıştıran görüş açısı Konferans’ın iki farklı bilinç ve
düşünüş düzeyi olarak belirdi. Bu tartışma, iç ideolojik mücadele görevini ve suç-ceza denklemini
ayrıştırma görevini de somutladı. Bu somutluk, Konferans delegelerin belli bir aşamada odaklandığı
her davranışı cezai bir yaptırımla karşılama, erkek egemenliği ile hukuk yoluyla mücadele etme
anlayışını daha geniş bir eksene taşıyarak kadın özgürlüğü görüş açısına genişletti.
Konferans, somut verilerini ele alarak denetlediği bir soruşturma sürecinden hareketle şu
sorunlarımızı belirginleştirdi;
Soruşturma komisyonunu kurmakta gecikiyor, komisyonu kurmakta geciktiğimiz durumda tedbirin
devreye girmesinde de gecikiyoruz.
SKM İç Tüzüğümüze Kongre’de eklediğimiz; “komisyon tüm beyanları yazılı alır ve 10 gün içinde yazılı
beyanlarla birlikte kendi görüşünü üst organa (SKM MYK ya da SKM il yürütmeleri gibi) sunar” kuralını
tam işletmekte ihmaller gösteriyoruz.
Beyanları yazılı alma, süreci raporlaştırmakta eksiklikler gösteriyoruz ve sürecin bilgilendirilmesinin
yapılması, kararın açıklanması konularında henüz tam bir yöntemle ilerlemiyoruz.
Soruşturma sürecinde, beyanda bulunan kadın ile eksiksiz bir kadın dayanışmasının örgütlenmesi
konusunda yetersizliklerimiz oluyor. Kadın yoldaşlığının eksikliği, cins sevgisi ve kadın dayanışmasının
biçimlerinin geliştirilmemesi temel zaafımız oluyor.
Konferans, belli bir anda yoğunlaştığı, soruşturma süreçlerinde beyanda bulunan kadın ile dayanışma
örgütlemede yaşanan eksikliklere; sosyalist kadınların cins sevgisinde somutlaşan ideolojik bir duruş
ve misyon kaybı olarak yaklaşmıştır. Bu bakımdan cinsel suça maruz kaldığını beyan eden kadınlarla
geliştirdiğimiz kadın yoldaşlığı, kendi pratiğimize eleştirel gözle bakmamız gereken bir konudur.
Örneklerimiz bize daha çok olayın soruşturulmasına ve erkeğe odaklandığımızı, bu süre zarfında
kadının sonuç bekleyen bir pozisyonda kaldığı ve bizim de ilişkimizi kararın iletilmesi ile sınırladığımızı
gösteriyor. Bu durum Konferans zemininden de hareketle hızlı bir değişimi zorunlu gören zayıflığımız.
Konferansa giden süreçte cinsel suçlarla mücadelenin aktüel konuları olan gizlilik, şeffalık,
bilgilendirme konularında da tartışmalar yürütüldü. Her birinden beklenenin, umulanın ne olduğuna,
sol, sosyalist hareket içerisindeki örneklerde tek tek aksayanın ne olduğuna dair sözlerin alındığı bu
gündem; soruşturma süreçlerinin gizlilik içinde yürütülmesi, soruşturmanın şeffaflığı ilkesine göre
soruşturma açıldığına ve sonucuna dair bilgilendirmenin ise ilgili kurul ve organlarda yapılması kararı
ile bağlandı. Bu ilkesel biçimde yapılan tarif, Konferans’ın ardından hazırlanan Cinsel Suçlarla
Mücadele Yönetmeliği’nde somut biçimde tariflendi.
Konferans ifşa konusunu da tartışarak, “Örgütsüz kadının suçu ifşa etmesini bir yöntem olarak görür
ve ifşa eden kadının karşısında konumlanmaz. Örgütlü kadın bakımından ise parti içinde cinsel
suçlarla mücadele tüzük ve soruşturma mekanizmaları açık olduğu için ifşayı bireysel bir tutum olarak
görür ve yöntem olarak kabul etmez. Mücadele anlayışımızda suçu duyurmanın karşılığı kadın
örgütünün vereceği açıklama kararıdır. Buna rağmen bireysel bir tutumla ifşayı kullanan kadın
yoldaşa karşı konumlanmaz fakat eleştiri hakkını saklı tutar” demiştir. Bu konu sosyalist kadınlar için
bütünüyle ifşanın meşruluğunu tartışmanın dışında bir konudur. Konunun esas noktası kadının
örgütlü, kolektif bilincini ve duruşunu kazanmak, cinsel suçla mücadeleyi kolektif ve eylemli düzlemde
ele almayı başarmaktır.
LGBTİ+’ların arasında yaşanan cinsel suçların biçimi, müdahale biçimleri ve ilkelerine dair kadın
aklımızın güçlendirilmesine dikkat çeken Konferans, sosyalist kadınların bu konudaki teorik, politik
görevlerine vurgu yapmıştır. Ancak LGBTİ+’ların cinselliği yaşama deneyimlerine hakim olmayan
ağırlıklı heteroseksist bir toplam olarak dışardan ilişki biçimi, yöntem ve suç tanımı yapmanın doğru
olmayacağı gerekçesiyle tartışma ilerletilmemiş, LGBTİ+ hareketi ile tartışma ve birbirimizden
öğrenme görevi SKM MYK’nun önüne konulmuştur.
Bazı İç Mücadele ve İç Aydınlanma Konularımız
Konferans’ın somutladığı tüm konular, tartışmanın ardından yeniden gözden geçirilerek son hali
verilen SKM İç Tüzüğü ve ona eklenen Cinsel Suçlarla Mücadele Yönetmeliği, Cinsel Suç Kapsamlı
Disiplin Soruşturmalarına Dair Yönerge ile tamamlanmıştır.
Konferans’ın belirginleştirdiği bazı görüş açısı ve yaklaşım farkları, iç mücadele konuları ise tartışma,
eğitim gündemleri olarak belirlenmiş ve planlanmak üzere SKM MYK’nun önüne konulmuştur.
Buradaki hareket noktası, toplumsal, siyasal bir konu olarak cinsel suçlar konusunu dinamik kavramak
ve tartışmayı gelişim ihtiyacına göre sürdürmektir. Bugünden ulaştığımız tarif ve vardığımız uygulama
düzeyi; toplumsal mücadelenin, kadın özgürlük mücadelesinin ve LGBTİ+ mücadelesinin gelişimine
bağlı olarak tanımı ve kapsamı değişecek bir konunun yalnızca bugünkü düzeyidir. Bu nedenle
tartışmayı da yönetmelik vb. metinleri de hareketli kavrama, değişen duruma göre yeni yöntemler
geliştirme ve tüm bu süreçlerde kadın örgütünün işleyişine, niteliksel düzeyine odaklanan bir tutum
ve pratik içinde olmak ilerlememizin tek güvencesidir.
Konferans tartışmalarından bakarak, görüş açımızı ve sorularımızı değiştirerek yol almamız gereken
konular ise yoldaşların sözleri, önerileri ile gözler önündedir. Bu konularda esas olarak odaklanmamız
gereken erkek egemenliğine karşı kadın özgürlük mücadelesini, erkek şiddetine karşı cinsel suçlarla
mücadeleyi yükseltme görevinde derinleşme, kolektif bilince ve davranışa dönüştürme ihtiyacımızdır.
Tariflenen tüm suçlarda- önerilen soruşturma mekanizmaları ve yaptırım konularında sosyalist
kadınlar; konuyu ideolojik mücadeleye indirgeyen, erkek egemenliğini yumuşatan eğilim ile erkek
egemenliği ile mücadelenin tek biçimi olarak cezayı gören eğilim arasındadır. Bu iki eğilimin ideolojik
mücadele, hukuk mücadelesi ve kadın kazanımlarının geliştirilmesi, kadın özneleşmesinin
yükseltilmesi tartışmaları içerisinde yola girmesi gerekmektedir.
Cezaların dönüştürme hedefi sosyalist kadın aklının daha geride ve gerilimli olduğu konudur. Cezanın
öncelikli amacının kadını korumak ve erkek için caydırıcılık, erkek egemenliğinin daraltılması olduğu
gerçeği; çubuğun fazlaca erkeğin dönüşümüne bükülmesi tartışmaları ile de gözden kaçmış, dönüşüm
konusu ihtiyaca denk düşen bir tartışma haline getirilememiştir. Sosyalist kadınların, kadın devrimi
programımız ve kadın örgütlenmemizin işlev ve misyonuna uygun biçimde bu tartışmaya geri dönüş
yapması gerekmektedir.
Konferans tartışmaları ifşa tartışmaları ekseninde gündemleşen; ‘kadın itibarı’, ‘örgüt itibarı’
konusunda da söz tüketmiştir. Başlı başına girilmeyen, değişik anlarda vurgulanıp geçilen bu konuda
söz sahibi her yoldaşın gerekçelerini ortaya koyması, konuyu açması gerekmektedir. Zira kadının
özgürlüğünü, itibarını korumanın yolu onun örgütlü, kolektif bilincinin yaratılmasından geçmektedir.
Konferans’ın da ele aldığı bir dizi sorunun çözümünde kadın örgütünün güçlendirilmesi dışında başka
bir yol yoktur. Bu sebeple bu tartışma sosyalist kadınlar arasında aşılmayı beklemektedir.
Suç-ceza tarifi dışında “adalet” sosyalist kadınlar bakımından içeriklendirilmelidir. Belirlenen ilkelere,
yönetmeliğe kadın adaletinde somutlaşan bir bilinç eşlik etmelidir.
Yargı/hukuk zemininde adalet, bilinç, hareket olarak adalet ve kadın adaleti içeriklendirilmelidir.
Görece kolay ve denenmiş olanı yargı-hukuk zeminindeki adalettir. Suçu tarif ve uygulanacak ceza ve
yaptırımın belirlenmesi demektir esasta. Bu konuda bakacağımız epeyce olay, parti tüzüğümüzün
disiplin bölümü ve SKM tüzüğü var. Şimdi buna eklenen yönetmelik ve yönerge metinlerine de
sahibiz. Fakat bilinç, hareket olarak adalet tartışması; cins çelişkisinin süren tüm biçimlerini, kadının
cins özgürlüğü mücadelesinin gelişim eşiklerini içermeyi; bunlar içerisinde kadının özel psikolojisinin
ve özneleşme sürecinin tariflenmesini; yıkıcı bir dinamik olarak cins bilincinin harekete geçme gerilimi
ve düzeylerini tartışmayı (özsavunma, fiili meşru mücadele, hak ve hayat savunusu, giyim-yaşam tarzı
savunusu gibi…) gerektiriyor. Bu ve birçok nedenden adaletin ‘kadın’ halini tarife kalkıyoruz. Bu
çalışma esaslı bir kadın tarifi, kadın özneleşmesi tarifi gerektiriyor. Ve bu nedenle cinsel suçtan önce
‘cinsel özgürlük’ tartışması gerekiyor.
Kadının cinsel sahasındaki özgürlüğü, bedeni, tercihleri ile kurduğu ilişkideki gelenekselliği aşmaya
odaklanmalıyız. Cinsel ilişkileri ve bunlar karşısındaki konumlanışımızı tariflemeliyiz. Mesela; “Bir
duygusal cinsel birliktelik karşısında kadın örgütü işin neresindedir? İlişkinin neresinde konumlanması
gerekir?” sorularına yanıt üretmeliyiz. Duygusal, cinsel ilişkiler konusunda bireylerin tercihleri
belirleyicidir. Fakat kadınlar olarak diyebiliriz ki, ilkin kadın yoldaşlığı, kadının ilişkide etkinliği,
özgürlüğü vb. birçok nedenden bu ilişkilerde kadın örgütü kadının yanında, açık bir konumlanış
içindedir. Sonra diyebiliriz ki, kadın adaleti kadının yaşayabileceği sorunlar nedeniyle doğrudan bir
konumlanış içindedir.
***
Soruları ve konuları daha da açmak mümkün… Mesela bu yazıya Konferans delegesi yoldaşların
sözlerini, sorularını, önerilerini eklemek ve bir tablo çıkarmak da mümkün. Şimdilik Konferans’ın
kazanılmış bir düzeyi olarak Cinsel Suçlarla Mücadele Yönetmeliği’ne bakalım, gerisinde kalemi
dergimizin sayfalarıyla buluşmak üzere sosyalist kadınlara bırakalım. Pratik her sorun karşısında iç
dünyamıza, kalbimize, kadın bilincimize değen fikirler, sözle buluşsun. Değişim ve ilerlemenin
eleştirmek, sorgulamak, fikir üretmek dışında bir yolu yok. Denemek ve yanılmak ise hayatın sonucu,
orda da sosyalist kadınları sabırlı bir çalışma bekliyor.