Aralık 2019’da Filipinler’in Başkenti Manila’da Gabriela İttifakı (Gabriela Alliance) ile görüşme
yapma fırsatı bulduk ve kitle örgütlenmelerindeki başarıları ile dikkat çeken Filipinler kadın
hareketinin deneyimlerini konuştuk. 250’yi aşkın üye örgütüyle toplam 250.000 üyesi olan Gabriela
İttifakı, dünyanın en geniş tabanlı kadın örgütlenmesidir. Gabriela* Enternasyonal sorumlusu Joan
Salvador, sorularımızı yanıtladı.
Gabriela'nın kuruluş sürecini merak ediyoruz. Ne zaman ve hangi koşullar altında kuruldu?
Gabriela kadın kitle örgütü hangi ihtiyacın ürünüydü?
Gabriela çalışmalarına 1984 yılında başladı, Filipinler'deki diktatörlük karşıtı hareket sırasında
kurulmuştu. (1) Ulusal Demokratik Hareket (National democratic movement – NDM) (2 ), ayrı bir kadın
hareketi inşa etme ihtiyacını görmüştü ve bugün kadın hareketi onun ayrılmaz bir parçasıdır. Bu,
köylü ve işçi ile genç kadınlar tarafından yükseltilen çağrıların bir sonucuydu.
Filipinler'deki feodal-ataerkil durum karşısında, toplumdaki kadın sorunlarını ele almak ve onlara
yanıt olmak istedik. Elbette, kadınları dahil etmeden ve örgütlemeden güçlü bir kuvvetin
oluşmayacağını anlamıştık.
Kadın hareketinin kuruluşu, NDM içinde uzun bir mücadeleye yol açtı. Filipinler'de daha önce
Süfrajetler ve başkaca kadın örgütleri vardı. Ama bunlar özellikle burjuva kadınları kapsıyordu. O
zamanlar henüz genç olan NDM içindeki mücadele, Marcos'a karşı sınıf temelli mücadeleyi
örgütleme pratiğinden ibaretti. Kadınları örgütlemenin önemi hemen anlaşıldı. Sokaklar ve
parlamento dahil olmak üzere eğitim, örgütlenme, seferberlik ve silahlı mücadele konularında
yeterince deneyim edindiğimizde, kadınların özellikle kadın özgürlüğü için ele alması gereken çok
önemli meselelerin farkına vardık. Genç kadınların ısrarıyla Makibaba (Yeni Kadının Özgür
Hareketi) doğdu.
Bu örgüt, 1970 yılında genç kadınlar tarafından kurulmuştu, sıkıyönetim ilan edildiğinde yer altına
geçmişti. Makibaka, ilk militan kadın örgütüydü, giderek köylü ve işçi kadınlar arasında da yayıldı.
Çeşitli sektörlerde ve işçiler arasında üyeleri vardı. 1971 yılında, ülkede ilk 8 Mart etkinliği
düzenledi. Makibaba, esas olarak Marcos diktatörlüğüne karşı antiemperyalist, ulusal demokratik
bir örgüttü. Makibaba, kadınların özgürleşmesinin tek yolunun, bütün ulusun feodal kapitalizmden
ve yarı-feodal, yarı-sömürge sistemden kurtulması olduğuna inanıyordu. Bunu yapmanın tek yolu
ise silahlı mücadele idi. Ayrıca özgürlük ve toplumsal adalet için mücadele eden diğer örgütlerle
birlik ve dayanışma oluşturmaktı.
O zamanlar başka kadın örgütlenmeleri de güçlüydü, örneğin aktivistlerin annelerinden oluşan
‘İlgili Anneler Birliği’, köylü kadın örgütlenmesi olan, ‘Amihan’ ve kent yoksulu işçi örgütü olarak
‘Samakana’ vardı. Bunların hepsi NDM’nın bir parçasıydı. Makibaba, Filipinler'de farklı sektörlere,
topluluklara ve bölgelere yayıldı. Filipinler'deki kadın hareketinin bu deneyimlerinin ışığında,
Gabriela diktatörlüğe karşı mücadele eden kadınlardan oluşan geniş bir ittifak olarak kuruldu.
Örgüt, diktatörlük karşıtı olan burjuva veya liberal kadınlara bile açıktı. Gabriela saflarında
diktatörlük karşıtı duruşu nedeniyle burjuva sınıfından birçok kadın yer alıyordu. Bunların birçoğu daha sonra faşist liderler haline gelse de, Gabriela köylüler, işçiler ve kent yoksulları arasındaki
güçlü bağları nedeniyle kadınların emperyalizmden, sınıf sömürüsünden ve feodal-ataerkil
zulümden kurtuluşuna dair net bir vizyona sahip güçlü bir kadın örgütü olmaya devam etti.
Gabriela, köylüler, işçiler, kent yoksul kadınlar arasında daha güçlü olması gerektiğini ve kendisini
diktatörlük karşıtı mücadele ile sınırlamaması gerektiğini anladı. Mücadeleye, "Marcos'a karşı
olmanın" ötesinde devam etmesi gerektiğini anladı. Bağımsız bir Filipinler'e, farklı bir ekonomik
sisteme ihtiyaç vardı. Bu nedenle, daha çok kadınla bir araya gelmeli ve birleşmeliydi.
Kadınları Filipin vatandaşları olarak, en önemlisi köylüleri ve işçi hakları konusunda kadın olarak
eğiterek ataerkillikle mücadele ediyoruz. Gücümüz kolektif eylemimizden geliyor.
Gabriela geniş kadın kitleler arasında nasıl örgütleniyor? Bize çalışmalarınızdan ve örgütlenme
deneyimlerinizden bahseder misiniz?
Kadınları örgütlediğimizde onları ilgilendiren en yakıcı sorunları birleştirerek ele alıyoruz. Pek çok
kadın feminizmi, kadın haklarını anlamayacaktı çünkü en çok ihtiyaç duydukları başkaca temel
meseleler vardı: Aileyi nasıl besleyebilirim, nasıl geçiniriz, gıda için yeterli maaş verilen bir iş nasıl
bulurum. İşçi olarak mücadele ederken, aynı zamanda kadınlar olarak da mücadele ettiğimizi kesin
güvenceliyoruz. Sınıfın kurtuluşu ile kadınların özgürlüğü arasında hiçbir çatışma olmadığını
düşünüyoruz. Sınıf mücadeleleri ve kadınların mücadeleleri birbirini tamamlar. Bu anlamda bir
birlik, sınıf birliği ile kadın birliği inşa ediyoruz.
Bizim için ataerkilliği hedef almak, kadınların toplumda önemli bir rol oynadıklarını anlatmak;
onları geleneksel düşüncelerinden, feodalizm, ataerkillik ve kapitalizmin yarattığı kültürden
koparmak anlamına geliyor. Kadınları sınıf baskısından kurtaracak konuları ele alınmalıdır. Yani
kadın özgürlüğü, bizim için bir temeldir ve sınıfların ortadan kalkmasıyla birlikte gelir.
Mahallelerde veya karmada en temel konular üzerine istikrarlı eğitimler düzenliyoruz. Örneğin
kadın hakları, kadın politikaları ve yasaları üzerine eğitim veriyoruz. Ayrı kadın okullarımız var.
Kadınlarla ilgili teorik tartışmalar yapılıyor, Marx'ın, Lenin'in öğretilerinden, Çin'deki
deneyimlerden, sosyalist Rusya'dan ve hatta diğer ülkelerden edindiğimiz kurtuluş ve özgürleşme
deneyimlerini inceliyoruz. Filipinler'de incelememiz gereken konular var. Kadınların büyük bir
bölümü okula gitmiyor, yüksek eğitimleri yok, sadece ilkokul ve lise var. Onları eğitimimize katmak
istiyoruz. Bu sadece okula gitmekle ilgili değil, toplumu incelemekle ilgili.
Son kongremizde üye sayımında 250.000 kişiyi saptadık, çoğu bölgelerde bölgesel
örgütlenmelerimiz var ve bu eyaletlere kadar iniyor. Yurtdışında 8 ülkede örgütlüyüz. Genel
kitlemiz köylü, işçi ve öğrenci kadınlardan ibaret. Gabriela gençlik yapılanması da var. 8 Mart'ta
Manila'da 10.000 kadınla yürüdük ama Filipinler'in dört bir yanında, Duterte faşizmine ve hatta
Mindanao adalarındaki askeri yönetime meydan okuyan birçok yürüyüş düzenledik. Kadın sağlık
merkezlerimiz, psikolojik danışmanlıklarımız var.
Gabriela birçok uluslararası eylemde, uluslararası dayanışma gruplarında, hatta Bir Milyar
Yükseliyor'da (One Billion Rising) yer alıyor, çünkü hedefimiz olabildiğince çok kadın örgütüyle ilişki
kurmak, daha derin ilişkiler geliştirmek, diğer ezilen ve sömürülen kadın ve dünya halklarıyla
dayanışma kurmaktır. Sadece cinsellik konularına, cins politikalarına dahil olmaya veya kendimizi
ataerkillikle sınırlamamaya çalışmıyoruz. Kapitalizmin daha büyük tablosunun tüm bu sorunları
yarattığını ve emperyalizmin onu dünyaya yaydığını görüyoruz.
Gabriela İttifakı’nın yanı sıra, kendi misyonuna sahip olan Gabriela Kadın Partisi de var. 2000
yılında kurulan Gabriela Partisi yasama, kadınlar lehine yasa yapma süreçleri ve komisyonlar
düzenlemeye odaklanıyor. Filipinler’de ve dünyada böylesi bir parti ilktir. Kendi bölümleri ve ayrı
örgütlenmeleri var. O parti, NDM'nin bir ürünü, yani parlamentodaki çalışmaları NDM'nin dışarıda
ne kadar güçlü olduğuna bağlı ve biz bunun farkındayız. Meclis dışındaki- sokaktaki kadın hareketi-
yeterince güçlü değilse, Filipin Meclisi’nde toprak ağaları, işadamları, geleneksel politikacılar, bürokrat kapitalistler hakim olduğundan dolayı, Gabriela Kadın Partisi mecliste hiçbir şey yapamaz.
Gabriela Partisi destek almak ve sistemi teşhir etmek için mecliste sahip olduğu alanı maksimize
etmek istiyor. Parti, çürük sistemi ortaya çıkarmaya çalışıyor, kadınları dışarıdaki hareketlere daha
fazla katılmaya teşvik ediyor. Parlamentoda temsilcilerimizin bulunması da gücümüzün bir diğer
göstergesidir.
Filipinler’de ve özelde NDM içinde ataerkilliğe karşı mücadeleniz somut olarak nasıl görünüyor?
Gabriela kadınların iradesiyle kuruldu ve karma hareket içindeki dirençleri kırarak ilerledi, bunu
yaparken hareketin ayrılmaz ve temel bir mevzisi olarak konumlandı. Hareket içindeki ataerkil
etkilerle nasıl başa çıkıyorsunuz?
İşimizin bir parçası, her örgütün kadın haklarıyla ilgili kendi programına sahip olmasını sağlamak
veya birliklerde kadınların yönetim ve karar alma süreçlerine aktif bir şekilde dahil olması
gerektiğini anlamalarına yardımcı olmak. Tüm üyeler eşit haklara sahip olmalı, ancak daha fazla
kadınları örgütlere, örgütlerimizde karar alma sürecine dahil etmeye zorlamak istiyoruz. Bizim
deneyimlerimize baktığımızda, örgütlerimiz somut olarak ataerkillik, kadın ve erkek çatışması
sorunlarını ortaya koyarak ilerleyebilirler. Örgüt içinde, örneğin öğretmenler birliğimizde, kadın
komiteleri ve kadın programı üzerine belirli deneyimlerimiz var. Genel olarak, kadınların NDM’nin
içinde yer almasını, aktif olarak katılmalarını ve yönetimlerin bir parçası olduklarını güvenceye
alıyoruz.
Kotamız yok ve rakamlar peşinde değiliz. Kampanyalar için kararlara dahil oluyoruz. Örneğin
NDM’nin bütün bileşenlerinin ortak hareketiyle hedef aldığımız State Of the Nation Address
(Duterte’nin ülkeye seslendiği bir devlet töreni) kampanyamızda, Duterte’nin politikalarına karşı
kurduğumuz ittifaklara odaklandık ve kadın düşmanı, kadınları etkileyen ekonomi politikalarının
gündemde olmasını sağladık. NDM içinde kadın haklarının yalnızca kadınlar tarafından
savunulmadığını, aynı zamanda tüm NDM’nin bütün bileşenleri bunun için mücadele etmesini
istiyoruz.
Yani burada Filipinler'de kadın hareketi kadınlar tarafından yönetiliyor, ancak tüm NDM’nin
katılımı ve katkısı gerekiyor.
NDM içerisindeki şiddet olaylarında disiplin işlemi yaparız, çiftler arasında şiddet vakaları varsa ve
iki birey değişik örgütlerin içinde yer alıyorlarsa, örgüt içinde disiplin süreci başlatıyoruz.
NDM’nin içinde yazılı bir kural yoktur, ancak hakların ve kadınların rolünün tanınması için anlayış
ve sürekli eğitim vardır. Örgüt tarafından bu konuyu ele alan kuruluşlar olmalıdır. Bu zor bir
mücadeledir.
Makibaka ve Filipinler Komünist Partisi'nin kendi süreçleri var. Filipinler'de FKP’nin kadın haklarıyla
ilgili kendi programları olduğu ve kadına yönelik şiddet olaylarını takiben disiplin cezaları açısından
çok katı politikaları izlediği yaygın olarak biliniyor.
Türkiye ve Kürdistan’da komünist kadınlar kadın devrimi programı oluşturarak hem sınıf
sömürüsünün hem de cinsel sömürünün kaynağı olan özel mülkiyet temeline karşı savaş ilan
etti. Bununla birlikte devrimci partilerde ve devrimci iktidarlarda kadının eşit temsiliyeti ve eş
örgütlenmesi sorunlarını ele aldılar. Sonuç olarak, parti içinde bir dizi örgütsel mekanizma, ayrı
bir kadın önderliği ve paralel bir kadın yapılanması oluşturuldu. Tüm toplumsal devrimlerin
yarısı olan ve zaferinin teminatı olan kadınların, kendi devrimci programı olarak kadın devrimine
ilişkin düşünceniz nedir?
Böyle bir sistemimiz yok, paralel bir kadın önderliği. Ama evet, aynı zamanda sınıf mücadelesi de
ilerliyor ve yeni yanıtlar bekliyor. Kadın hareketi, NDM'nin içinde hem ayrı hem de ayrılmaz bir
parçası, dolayısıyla kadınlar olarak, hem özgün hem de hareketle birlikte mücadeleler yürütüyoruz.
Bir kadın hareketi olmadan ve kadın gündemlerini ele almadan ilerleyemeyiz.
Somut olarak yönetimlerimizin üçte birinin kadınlardan oluşmasını güvenceye alıyoruz. Burada
yönetimde kimin olacağı kadın veya erkekle ilgili değil, yönetme kapasitenize, isteğinize,
yeteneğinize bağlıdır. “Yönetimlerde neden kadın üyeler yer almıyor” diye örgütlere soruyoruz.
“Yönetme görevini üstlenecek hazır kadın aday az” deniliyor. Buradan yola çıkarak örgütlerin daha
fazla kadını yönetimlere katılmaya teşvik ettiği, kadınları yönetim görevlerinde eğittiği, kadro
yönetimini sağladığı programlar oluşturmalarına yardımcı oluyoruz. Kadınlar, hazır olduklarında
yönetimin bir parçası olabilirler. Tartışmaların ve pratik sonuçlar çıkarılmasının her aşamasının
takipçisiyiz.
Filipinler'de devletin “1 numaralı güvenlik tehdidi” olan Yeni Halk Ordusu (New People’s Army –
NPA) ile devlet arasında uzun süreli bir silahlı mücadele var. Silahlı mücadeleye kadınların yoğun
katılımını görüyoruz. Kadınları silahlı mücadeleye iten nedir?
Pek çok kadının sistemin değişmeyeceğini, tüm sistemi tamamen değiştirmedikçe özgür
olamayacaklarını anladıkları için silahlı mücadeleye katılmalarını anlıyor ve saygı duyuyorum. Silahlı
mücadeleye katılan birçok kadın tanıyoruz. Onlara saygı duyuyoruz. Sadece saygı duymuyoruz,
silahlı mücadeleye katılmak, legal alanda sahip olduğunuz tüm ayrıcalıklardan vazgeçmek cesur bir
şeydir.
Birçoğunu tanıyoruz, önce yasal örgütlere katıldılar ama bu onlar için yeterli değildi. Başka
örgütlerin arayışına girdiler. Mücadeleye katılan çok sayıda fakir kadın var. Ayrıcalıklarını bırakıp
NPA’ya katılan cesur öğrenciler de var.
Silahlı mücadele daha fazla özgürlük, daha çok umut sağlar, çünkü NPA sistemin yasallığı ile sınırlı
değildir. Mevcut düzenden umutları yok. Silahlı mücadeleye katılmak; sistemi değiştirme, devrimi
yapma işine doğrudan katılmak demektir. Birçok kadın, kendi bölgelerinde silahlı mücadeleye
önderlik ediyor. Siyasi kadın tutsaklar var, bazıları NPA'nın komutanlarıydı ve serbest
bırakıldıklarında NPA'ya geri döndüler. Bunlar, NPA'nın saygın komutanları ve FKP'nin önderleridir.
Ulusal Demokratik Cephe’nin (National Demokratic Front – NDF) (3 ) içindeki kadınları, silahlı
mücadeleye katılmaya teşvik eden, hala varlığını koruyan ve yeraltında çalışan Makibaba var.
Makibaba yeraltından kadınları silahlı mücadeleye seferber ediyor. Burada, Metro Manila'da
bölümleri var ve kentsel alanlarda da yasa dışı faaliyet yürütüyorlar. Devrimci hareketin
parçasıdırlar, sokaklarda yasa dışı propaganda yaparlar.
Kadınların katılımı açısından, kent merkezlerinden ve köylülerden birçok genç kadın mücadeleye
katılıyor. Üniversitelerden, kırsal alanlarda eğitim ve öğretim yönetimine katılan birçok kadın var.
Çoğunluğu LGBTI'den oluşan bir gerilla birliği de var. Ayrı kadın birimleri yok, kadınlar karma
birlikler içinde kalmak zorundalar ama çoğunluğu kadınlardan oluşan müfrezeler bir araya geliyor.
Eminim pek çok kadın komutanı vardır. Örneğin bahsettiğim siyasi tutsaklardan bir kadın çok
saygın bir komutandı.
Cins özgürlük ve LGBTI konusunda Filipinler’i ilgiyle takip ediyoruz. Devrimci mücadelede
LGBTI’ler özerk örgütleriyle yerini alıyorlar, hatta silahlı mücadelede, LGBTI renkleri belirgin bir
şekilde görülüyor. Ziyaret ettiğimiz birçok örgütte, LGBTI’lerle karşılaştık. Kaldığımız komün
evlerde kadın, erkek ve LGBTI odaları vardı. Dünya devrimci hareketine önemli ilham veren bu
deneyimi açar mısın. LGBTI ile ilgili politikanız nedir?
Filipinler’de LGBTI’lere karşı toplumda genel bir “hoşgörü” var, ancak biz “tanınmaktan” uzağız.
Ama elbette, ayrımcılıkla mücadele etmek, ataerkil bir kültüre ve düşünüş tarzına, kadın-erkek
ayrımına karşı bu zorlu mücadeleyi yürütmek büyük bir mesele.
Her bireyin kendi cinsiyetine ve cinsel yönelimine sahip olma hakkını ve bunu ifade etme hakkını
savunuyoruz. Şu anda Filipinler'de bir LGBTI örgütlenmesinin kuruluş sürecine dahiliz. Örneğin
Bahagari bağımsız bir örgüttür, ama onlara rehberlik ve danışmanlık teklif ediyoruz, ortak Bahaghari, okullarda ve mahallelerde örgütleniyor. İşçi hareketine katılıyorlar çünkü birçok üyesi fabrikalarda ve akademik alanda çalışıyor.
Geçtiğimiz 15-16 Aralık 2019 tarihli, 13. Kongresi sırasında Gabriela, tüzüğünü cinsel yönelim,
cinsiyet kimlikleri ve ifadeleri ne olursa olsun kadınları içerecek şekilde güncelledi. Mahalle
deneyimlerimize baktığımızda Gabriela’nın bir parçası olmak isteyen birçok trans kadın var, ancak
eski tüzüğümüzde, LGBTI’ler konusunda bir tanımlama yoktu. Fakat pratikte trans kadınlar da işin
içindeydi. Bu deneyimlerimiz, neden tüzüğümüzü değiştirmek istediğimizin somut temelini
oluşturuyordu. Somut deneyimlere dayanmalıdır.
LGBTI hareketi kendine özgü bir hareket olmalıdır. LGBTI topluluğu birçok insanı kapsıyor. Eğer
LGBTI hareketi kadın hareketine entegre olursa, kendine özgü sorunlarını tüm katmanlarıyla ele
alamayabilir. Bir birlik oluşturmalıyız. LGBTI hareketiyle birliğimiz sadece cinsel yönelim veya
cinsiyetle ilgili değil, aynı zamanda sınıf mücadelesi ve emperyalizm ile ilgilidir.
FKP’ye gelince, LGBTI arasında evliliklerin veya birlikteliklerin tanındığını biliyoruz. Sadece LGBTI'ler
arasında değil, ilişkiler giderek ilerici yönde ele alınıyor. Ayrıca çiftler arasındaki boşanma da
tanınıyor. (4)
Ama çoklu ilişkiler, üyeler arasında evlilik öncesi cinsiyet politikası açısından çok katıdır. Çünkü
özellikle erkeğin feodal ve ataerkil kültürden yararlanması, istismar etmesi önlenmek isteniyor. Tek
eşli ilişki politikası izleniyor, yani tek sağlıklı ilişki olarak kabul ediliyor, şiddet kesinlikle yasak,
ilişkilerde bireylerin hakları korunuyor.
Kadın hareketleri arasında oldukça tartışmalı bir konuya geçelim. Yine Filipinler’de özgün
deneyim biriktirdiğiniz bir konu. Gabriela'nın seks işçileriyle de çalışan bölümleri olduğunu
biliyoruz. Fuhuşla ilgili görüşünüz ve seks işçileri arasında faaliyetlerinizdeki deneyiminiz nedir?
Fuhuş, kadına yönelik tecavüzdür. En kötü tecavüz türüdür. Fahişeliği iş olarak görmüyoruz, fakat
fahişelerin çoğunun ekonomik sistemin, siyasi sistemin ve kadınların her zaman seks nesnesi olarak
görüldüğü gerçeğinin kurbanı olduğunu düşünüyoruz. “Fuhuş kadınlara dönük bir tecavüzdür”
derken kadınların, seks nesnesi olarak görülmemesi gerektiğini savunuyoruz. Fuhuşta kadınlar
suçlu sayılmamalı, kadın bedenini sömürmekten kar elde edenler hakkında dava açılmalıdır.
Kadınların bedenini fahişeleştirmesini önlemek için çalışabilecekleri geniş bir yelpazede ve yeterli
sayıda seçenek verilmelidir. Filipinler bağlamında, fuhuşu diğer üretken işlerle düzenlenmiş iş
içinde aynı düzeye koyarsanız, kadınların seks nesnesi olduğunu meşrulaştırırsınız. Bu, mevcut
sistemin kadınlara dönük iş imkanı yaratmaması için bahane vermek demek.
Davao kentinde Gabriela'nın bir üye örgütü, fahişe kadınlar arasında faaliyet yürütüyor. Bu örgüt,
fahişe kadınlardan oluşuyor ve haklarını savunuyor. Deneyimlerimize baktığımızda, burada fuhuş
yapan kadınların çoğu ya başka seçenekleri olmadığı için başladılar ya da insan ticareti mağdurular
ve genelde de çok yoğun aile içi şiddet yaşayan kadınlardır.
Kadınlara eğitim vermek, fahişeliğin ne olduğunu anlamalarına yardımcı olmak ve onları fuhuşa
iten şeyin anlamak istiyoruz. Fuhuşa neden olan sistemi anlamalarına yardımcı olmak istiyoruz.
Başka işler veya gelir kaynakları bulmalarına yardımcı oluyoruz. Ayrıca bunu tercih ediyorlarsa,
onlara alternatif bir geçim yolu bulmalarına yardımcı oluyoruz. Geçimlerini sağlıyoruz. Eğer
fuhuştan vazgeçmek istemiyorlarsa, kendilerini nasıl koruyabileceklerini anlatıyor ve devlet sağlık
hizmeti almalarının yollarını buluyoruz. Çünkü bu onlar için çok pahalı.
Filipinler'de fuhuş yasa dışıdır. Ama Davao ya da herhangi bir yere giderseniz; hükümetin fuhuştan,
bar sahiplerinden, kaçakçılardan ve kadınlardan çok para aldığını göreceksiniz. Üye örgütümüzün
fuhuş yapan kadınlarla çalıştığı Angeles City'de, kadınların şehre kayıt yaptırmaları gerekiyor – “sarı
kart” ödemeleri gerekiyor, bu bir barda ya da fuhuş alanında çalışabilmek için bir izin belgesidir. O
halde, haftalık sağlık kontrolü gerekir. Ama bu bedavaya değil, ödeme yapmak zorundasınız. Sağlık
kontrolünden geçemeyen kadınların çoğu işi bırakma şansına sahip değiller. Ailelerini geçindirmek
zorundalar. Onlar ya kaçak ya da daha büyük bir tehlike oluşturan sokaklarda çalışırlar.
Barlarda yaptığımız görüşmelerde, fahişelerin bir gecede ortalama 100-200 peso (2-4 Dolar)
kazandıkları, alkol satışlarından müşterileri içmeye ve içecek almaya ikna ederek küçük bir yüzde
kazandıkları söylendi. Orada çalışırsanız, alkol toleransınız ne kadar yüksekse, o kadar çok gelir elde
edersiniz, çünkü müşterilerle birlikte alkol tüketmeniz gerekiyor. Bu kadınların bedenlerini ve
sağlıklarını yok eder. Kadınların çoğu yerli değil, Visayas ve Mindanao'dan geliyorlar. Sanal yoldan
fuhuş ve mevsimlik fuhuş gibi birkaç fuhuş yolu daha vardır.
Onları toplumsal örgütlenmelere ve topluluklara dahil ediyoruz. Fahişe kadınlara yönelik
damgalamayı kırmaya çalışıyoruz. Kendilerini topluluklarının ve kadın hareketinin bir parçası olarak
görmesini sağlamak istiyoruz.
Duterte ile birlikte Filipinler’de yeni bir süreç başladı. Sol bir geçmişi olan Duterte devlet başkanı
olarak NPA ile önce barış görüşmelerini, ardından Marcos diktatörlüğünü aratmayan kanlı bir
savaş ve işkence dönemi başlattı. Sokak infazları yaygınlaştı, 8000 aşkın devrimciyi katlettirdi.
Cinsiyetçi ve katliamcı söylemleriyle damga vuran Duterte, faşizmin kadın düşmanı
politikalarının özgün örneğini yarattı. Duterte yönetimi altında kadınlar için neler değişti?
Çok şey değişti ve pek çok şey değişmedi: Durum genel olarak, özellikle fakir Filipinliler için daha da
kötüye gitti, çünkü Duterte Çin'e meyilli gibi görünüyor. Filipinler'de Çin'den projeler ve altyapı
çalışmalar gerçekleştiriliyor. Stratejik politikaları incelediğimizde, ABD'nin burada daha da güçlü
olduğunu görüyoruz. Daha stratejik politikalar, daha yüksek vergiler, daha çok ABD
emperyalistlerinden etkilenerek belirleniyor. Artık sadece ABD değil, şimdi Çin de var. ABD ve Çin
kendilerine karşı savaşan iki güçlü ülkedir, ancak bence aralarında daha fazla etki yaratmak için
daha fazla kaynak almak için emperyalist rekabet var.
Bölgemizdeki kadınlar için Duterte maço-faşizmin kadın düşmanı karakteri anlamına geliyor.
Duterte yönetimi altında kadına yönelik şiddeti normalleştirme kültürü var. Şiddet daha belirgin
hale geldi. Bu sadece Duterte’nin kadına yönelik açıklamalarının değil, kadınlara, kadınların günlük
yaşamına olan etkisiyle ilgili. Onun politikası maço faşizmdir. Neoliberalizm, itaatkar emperyalizm
gibi. Faşizm onun politikasıdır. Bunun bir kısmı kadın cinayetlerini kapsıyor. Kadınlardan nefret
ettiği, bütün söylemlerinde hissediliyor. Gerçekten nefret ediyor.
Bizimle görüştüğü dönemde bile, yani barış görüşmeleri sırasında Gabriela'yı asla ciddiye almadı.
Halk örgütleri gündemlerini Duterte'ye sunduğunda, Gabriela'yı kabul etmedi, hatta Gabriela'nın
aptal kadınlar olduğunu söyledi. Gabriela’nın Eski Başkanı Liza Maza'ya çılgın aptal kadın olarak
hitap etti. Bu söylemler kadınların, kendi bedenlerini bedenini nasıl gördüğünü ve toplumdaki
konumlarını nasıl gördüklerini etkiliyor. Kendilerinin seks objesi olduğunu düşünmeye başlıyorlar.
Hatta kadınları doğrudan taciz etti, en yüksek lider konumunu kullanarak bir televizyon programı
esnasında sunucuyu öperek istediğini öpebileceğini düşünüyordu. Bu onun politikası haline geldi.
Ordu istediği zaman tecavüz ve taciz edebiliyor, bu kadınlar için çok tehlikeli bir durum.
Tehlike, sıradan Filipinli kadınlar için de geçerlidir. Aktivist kadınlar, bunun faşizmin politikası
olduğunun bilince ancak sıradan vatandaşlar örgütlenemeyebilirler, kendilerini savunamayabilirler,
bu daha tehlikeli. Bunları kabul etmek zorunda olduklarını düşünüyorlar.
Duterte’nin nefreti, özellikle örgütlü kadınlara dönük. NPA kadın gerillalarını vajinalarından
vurmaya çağırdı ve ordu bu çağrıyı gerçekleştirdi. Bir tecavüz olayın ardından Davao'daki kadınların
güzel olduğu yönlü ifadelerde bulundu, yani güzel değilseniz tecavüze uğramayacaksınız. Bu, “eğer
tecavüze uğramazsanız yeterince güzel değilsiniz, bu yüzden bunun için şükredin” anlamına
geliyor.
Duterte'ye karşı geniş bir ittifak kurmaya çalışıyoruz ve kilisede, muhafazakarlar arasında bile bir
kadın tabanı oluşturmaya çalışıyoruz. Bu ittifak içinde kürtaj, üreme hakları, boşanma gibi başlıklar
uzun ve acı bir tartışma konusudur. Bundan dolayı birlikte çalışabileceğimiz ana konulara
odaklanmaya çalışıyoruz, birleşmediğimiz noktalara değil.
NDM içindeki çocuk örgütü hakkında bilgi verebilir misiniz?
Çocuk örgütünün Gabriela ile bağlantıları var. Alternatif çocuk eğitimi inşa ediyoruz. Üye
örgütlerimizden biri çocuk haklarını önemseyen, ebeveynlerin ve yetişkinlerin yeniden eğitimini
sağlayan, çocuk bakımını sağlayan, çocukların karar vermesine izin veren, çocuk haklarının
tanınmasını sağlayan, çocukların topluma katılımını güçlendiren “Salinlahi Alliance”dır. Toplumsal
gelişmelere katılmaları gerekir. Gabriela’nın programlarının bir kısmı çocuklar için alternatif eğitimi
kapsıyor. Hazırlık eğitimi, 4 günlük kreş ve alternatif okullar düzenliyoruz. Alternatif okullar da
hareket içinde çocuk bakımını kolektif olarak örgütlemek için oldukça önemlidir, böylece örgütlü
ebeveynler özgürce faaliyetlere katılabilirler. (5)
Çok teşekkür ederiz. Son olarak dünyadaki kadınlara mesajınız nedir?
Kadınlar açısından yükselen faşist ve maço devlet liderleri, sağcı güçler bağlamında kötüleşen bir
ekonomik ve siyasi durum var. Ve aynı zamanda, sisteme karşı mücadele etmenin yollarını bulan
daha fazla insan var.
Fakir ülkelerdeki neoliberalizmin ve kapitalizmin etkilerini hisseden pek çok kadın sadece
ataerkillikle değil, şiddet üreten sistemin kendisiyle de mücadele ediyorlar. Bu kadınlar alternatifler
bulmaya çalışıyor. Sosyalizmi konuşuyorlar. Toplum içinde ve hatta uluslararası düzeyde bile daha
yoğun kadın mücadelelerinin yaşandığını fark eden birçok kadın var. Gabriela için kadın kitleleriyle
kadın hakları temelinde, hatta tekil meseleler temelinde buluşmamız gerekiyor.
Yasaklamaya karşı yasal kürtaj için birleşiyor ve çağrıları destekliyoruz. Sadece bizimle ilgili değil,
kendimizi belirli konularla sınırlamıyoruz. Bu konuların çürüyen emperyalist ve kapitalist sistemin
yansımaları olduğunu görmeyi öğrenmeliyiz. Kapitalist emperyalizmi yenmezsek, bu kadın hakları
teker teker geriye düşecektir.
Kadınların kürtaj hakkının tanınması, üretim hakları vb. gibi mücadeleleri kazanması iyidir. Fakat
sistemi değiştirmedikçe bu bir çember haline gelir. Ama birleşmemiz gerekiyor. Kadınlarla
birleşmedikçe onları cesaretlendiremeyiz. Gabriela için dayanışmayı ve birliği teşvik etmek
önemlidir, mücadele eden kadınlarla dayanışma gösterelim.
* “Henerala” Gabriela Silang Filipinler’de İspanyol sömürgeciliğe karşı bağımsızlık mücadelesinde
öncü kadın general. 20 Eylül 1763 tarihinde 100 savaşçı ile birlikte idam edildi.
_________
1-Ferdinand Marcos 1965-1986 devlet başkanıydı ve ABD yanlısı askeri-faşist diktatörlüğün başındaydı.
Marcos diktatörlüğüne karşı mücadele 1986 yılında zafere ulaştı.
2-Ulusal Demokratik Hareketi, legal kitle örgütlerden, hareketlerden ve insanlardan oluşan geniş tabanlı bir
ittifak. İçinde topraksız köylü, kent ve kır yoksulları, işçi, çok çeşit meslek örgütlenmeler, kadın, genç,
çocuk, yerli halk, dini örgütler, faşizmine karşı demokrasi mücadelesini yürütüyor. Gabriela, Ulusal
Demokratik Hareketin temel bileşenlerindendir.
3-Filipinler Ulusal Demokratik Cephesi (NDF) Filipinler Komünist Partisi çizgisindeki cephe örgütlenmesi.
4-Vatikan haricinde boşanmanın yasak olduğu tek ülke ağırlıklı olarak Katolik Hristiyanlardan oluşan ve
100 milyon nüfusa sahip olan Filipinler.
5-NDM devlet hegemonyası olduğu yerlerde, mahallelerde ve köylerde hem yerel halka hem de kendi
aktivistlerine dönük okullar, kreşler ve sağlık ocaklar gibi olanaklar sunarak halk hizmetlerini örgütler.
7000 adalık Filipinler‘de özgürleştirilmis alanlarda FKP‘nin önderliğinde kurulan halk iktidarları da var.